26 Eylül 2011 Pazartesi

Değişimm

İnsanlar değiştirmek istemedikleri kalıpları içinde çok rahatlar, kendi acılarının, dramlarının içinde rahatlar. Bunu değiştirmek istemiyorlar, evet şikayet ediyorlar, sızlanıyorlar, ama değiştirmek için hiçbir çaba göstermiyorlar. Buna çok kez şahit olmuş olmalısınız, sizin bilincinizde ki bir varlığa derdini anlatmak üzere gelen çok insan olur dikkat ettiniz mi? Onlar size sorunlarını anlatır, anlatır, ağlar, sızlar şikayet ederler, ve siz gerçekten onların değişmek istediklerine, yani bu sorunlarına gerçekten çözüm bulmak istediklerine inanırsınız. Ve onlara yollar önerirsiniz kendi perspektifinizden, hangisini ciddiye alırlar, ve hayatlarında sorunlarına önerdiğiniz bu yolu ışık tutmak üzere kullanırlar? Sanırım hiçbirisini, genelde onlara önerdiğiniz tüm olası çözümler için yaklaşımları şu tarzda olur, “ama ben onu denedim, ama, bunun hiçbir faydası olmadı…bunun bir faydası olacağına inanmıyorum…sen beni anlamıyorsun :)
çünkü değişim istemiyorlardır, onlar sadece anlatmak istiyorlardır, ve bu tarz sohbetlerin sonunda kendinizi nasılda tükenmiş enerjniz bitmiş hissettiğinize dikkat ettiniz mi? (bunu gördükten sonra kendi deneyimimde değişimi istemeyen insanlara saygı duymayı, ve onlarla enerjimi tüketmemeyi öğrendim :)

Ancak değişim doğaldır, enerjinin doğal devinimidir, enerji dönüşmelidir, tek bir kalıpta tutulamaz, tek bir forma hapsedilemez, ve tanrı genişlemek, ve ifade etmek ister. Enerjiyi tutamazsınız. Eski enerjide beden değişimin geldiğini hisseder, ve bir tür savunma oluşturur. Bir tür savaş. Düşünün, tıp dünyası tüm hastalıklara savaş ilan etmiştir öyle değil mi? hastalıkların çözümün o parçayı kesip atmak olduğunu varsayar, ve bağışıklık geliştirme üzerine odaklıdır. Bağışıklık geliştirmek için de vücuda o hastalığa ait mikrop verilir, ve vücud onunla savaşır, ve o mikrobu tanımış olur ki tekrar karşı karşıya gelirse düşmanı bilsin ve ona göre hareket etsin :)
Oysa ki hastalık olarak ortaya çıkan enerji sadece sıkışmış bir enerjidir, doğal olarak dönüşmek üzere ortaya çıkacaktır. Beden onunla savaşmak ister, eski enerji yolu böyledir. Bir şekilde onu durdurmaya çalışır, çünkü eski enerjide iş görmeye alışmış olan beden bilinci ortaya çıkan, yani salınıverilen bu enerjiyi ne yapacağını bilemez. Zihinde analiz etmek, onu anlamak, ölçmek, tartmak biçmek isteyecektir.


Oysa bunu yapacak olan SİZSİNİZDİR. 
Bu yüzden bu yaşam çok değerli, ve “O” yaşamdır.
 Bu yaşamınızın potansiyelidir, ruhunuzu, özünüzü, olduğunuz her şeyi, parçalanmış her şeyi burada birleştirmek. Çünkü siz olduğunuz ruhunuzun, özünüzün hepsinin toplamını taşıyorsunuz. Bunu nasıl yaparız? Ben kendi deneyimlerinden bunu yollarını paylaşıyorum…Ruhunuzla konuşun, ona değişimlerin doğal olduğunu, ve bundan korkmaması gerektiğini söyleyin, ona kimliğinin çözülüp kaybolmayacağını sadece genişleyeceğini söyleyin.Ve biz genelde günlük yaşamda insanlarla olan sohbetlerimizde kendimizi ve değerimizi küçültmek, yada başka adıyla tevazu göstermek mütevazi olmak eğilimindeyizdir. Ve bu ruhumuzun kendini küçük, bastırılmış, ve değersiz hissetmesine sebep olur. İnsanlarla olan sohbetlerinizde ruhunuzu yüceltin ve farkı izleyin. Onların sizin övündüğünüzü düşünmesinden korkmayın, siz bu bilinç noktasını çoktan geçmiş bilge bir varlıksınız. Artık kendi öz değerinize sahip çıkın, ve insanlara bunu söylemekten çekinmeyin, bilge bir varlık olduğunuzu, yada kalbinizde hissettiğiniz neyse, kendinize ait olumlu özellikleriniz neyse, kalbinizde sizde olduğunu bildiğiniz, ama hiç söylemediğiniz o şeyleri söyleyin, bırakın dökülsünler dudaklarınızdan, onları ifade etmek istiyorsunuz değil mi? İfade edin, bu çok çok doğaldır, ruh ifade etmek ister, tanrı ifade etmek ister. 
Ve içinizde sıkışmış olan enerjileri dönüştürmek için, bastırılmış ve sıkışmış olanları…Şimdi derin bir nefes alın…ve sonra onları bırakın gitsinler…bu kadar basit. Tüm şıkışmış enerjilerinizi önce nefesle içinize çekin, tümüyle çekin, tümüyle bedenleyin, hiç dışınıza atmadan, ve sonra nefes verin, verin gitsinler…nefesle bedenlemeye başladığımızda tüm sıkışmış enerjiler gelir, ve nefes içine almaktır, hissetmeye izin vermek bir şeyi dışardan almak ve tam içine getirmektir. ve enerjiyi nötr hale getirmenin yolu da içinize almaktır. yuvadan ayrılıştan şimdi anına kadar yapılandırmış olduğunuz enerjiler size geldiğinde yüklenmiş oldukları enerji kalıplarını hissettireceklerdir size, ve bu da bildiğiniz gibi pek de keyifli değildir, ağırlık, keder, hüzün, yorgunluk, sıkışmışlık, öfke, kızgınlık ...hissettirler...ancak bu enerjileri dönüştürmenin yolu da nefesle içinize almak, yani bedenlemektir...bu basittir,ancak yapılandırdığınız enerjiler dönüşünceye kadar alt üst edici gibi hissettirebilir. Ve bu süreci keyifli hale getirmek ve kolaylaştırmak için, keyifli ve neşeli oyunlar oynayın kendinizle… gün içinde ne kadar gülüyorsunuz? Ruhunuz süreci, ruhsal yolu, yaşamı bu kadar ciddiye almaktan yorgun, onu eğlendirin, uyanış süreci hic de ciddi ciddi yürünmesi gereken bir süreç değildir, eğer siz öyle olmasını seçmezseniz. Eğlenceli de olabilir, hafif de olabilir. Ve özünüz sizinle birleşirken onun ciddi bilge vs gibi bu sınırlı spritüel kalıplara sahip olduğunu düşünmeyin, o insan formunda sizile buluşup eğlenmek ve yaşamın tadını çıkarmak istiyor, ve o sizsiniz, sizin insan formuna, şimdiye kadar dünya deneyimine spritüel fizik kuralları uygun olmadığı için indiremediğiniz parçanızdır. Belki onun sesini duyuyorsunuz kalbinizde zaman zaman…bu kadar zor olmak zorunda mı diyor o ses, bu kadar keyifsiz olmak zorunda mı yaşam, daha basit, daha keyifli, hayatla iç içe ve yaşamın tadını çıkaran bir yol var mı? İşte özünüzün sesidir bu, ve olmasına izin verirseniz evet bu yol vardır :)

şule devekaya





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder