20 Ocak 2012 Cuma

Sen koca bir yalancısın!

Nedir bu sevilme isteği?
Bu kadar mı açız? Bu kadar mı ihtiyacımız var? Lafa gelince hepimiz deriz " Benim kimseye ihtiyacım yok!" diye.. E peki sorarım sana yaptığın onca şey niçin? İnsanlara yardım etmek, kırmamaya çalışmak, yanlış anlaşılmamaya dikkat etmek.. Özel günlerde yanlarında olmaya çalışmak.. Onları gerçekten özel hissettirmeye gayret etmek.. Kırılsakta, üzülsekte, "boşver insanlık bende kalsın" durumları... Bu kadar özveri bu kadar dikkat niye? Gerçekten etrafınızdakiler mutlu olsun diye mi? Gerçek amacınız onları mutlu etmek mi? Yoksa insanlık sizde mi kalsın hakikaten? Yoksa size bu mu yakışır?
Nedir bu size yakıştırılanlar? İyi olmak Doğru olmak ?? İstenen, aranılan, takdir edilen yani onaylanan sıfatları elde ettiğimizde ne oluyor peki?

Aaa ne kadar iyi bir insansın!!
Süper bir dostsun kankasın cansın kardeşsin !!
Oooooo  adamsın!
Seni sevmeyen ölsün!
Senin gibi biri nasıl sevilmez Allahaşkına !!

Hey yavrum heyy kaptın yine övgüleri şimdi için rahatladı mı? Şimdi sevgiyi hakettiğini yeterince ispat ettin mi? Bu kadar iyi olduğuna göre hiç kırılmıyorsun demektir.. Bu kadar doğru bir insanı kim üzebilir? Ahh tabii yaa kıskananlar değil mi ? (: Evet kıskançlık denilen illet insanoğlunun kimyasında var.. Kendisiyle yüzleşemeyenlerin yakasına yapışır bu illet.. Ama senin üzülmenden bahsediyorum...
Bu kadar iyisin Bu kadar doğrusun.. Peki neden hala eksiklikler var.. Neden istediğin gibi bir hayat sürmüyorsun hala ? Neden kalbini kıranlarla karşılaşıyorsun hala?  İyilerin kaderi üzülmek midir ? Hakkı bu mudur? Söyle şimdi bunu mu hakediyorsun?

  Farkındaysan hep sorular soruyorum sana ...
Ahkam kesmek başkalarına kalsın.. Ben soru sorayım Sen bul cevabı.. Senin yolun ne de olsa.. Ve en nihayet senin seçimlerinden ibaret hayatın.

 Ben keşfettim içimdeki iyiliğin ana sebebini.. Ben yüzleştim kendimle... Asıl sevmem gerekeni bulmak için, yaşadığım onca üzüntüye onca hayal kırıklığına kalp kırıklığına teşekkürler ediyorum bugün.. Ben Ben'imle buluştum çok şükür.. Herşey O'na ulaşmak içindi.. Koşulsuz sevgi anca Ona ulaşılınca olabilirmiş meğer.. Yoksa beklentilerden kendini alamıyor insan... İstediği kadar beylik laflar etsin :)
 Şimdi insanları sevmek daha hafif.. Daha rahat.. Daha keyifli.. İster iyi olayım gözünde ister kötü... Tanrıyı bile bgn hala inkar edenler varken.. Ataturk'ü bile karalayıp sevmeyenler varken, benimi herkes sevecek ?
Bu iş denge meselesi değil mi zaten? Kendisiyle yüzleşen  kurtuluyor vicdan yüklerinden.. Tabulardann.. Farket !! Hepsi sana öğretildi, bastırıldı! Senden sürekli en iyisi olman bekleniyor.. Anca böyle sevilirsin böyle takdir edilirsin, deniliyor.. Yalaaaan! Sen her halinle Tanrının harukulade bir parçasısın.. Ne olursan ol! kim olursan ol! Seninle tanışmayabiliriz.. Seninle yollarımızı ayırmış olabiliriz! Seninle yan yana olmayabiliriz.. Ama her kim olursan ol, biz Bir'iz dostum.. İyi kötü doğru yanlış yararlı yaramaz ahlaklı ahlaksızz... hepsi bir ilizyon! Hatırla bu bir oyun.. Yanında olsam da olmasam da seni çok seviyorum... Bizi seviyorum..
Oyun içinde oyunlara çok kaptırmadan uyanman ve tüm gerçekliği ile dünyada olmanın tadını çıkarman dileğimle...
Dml
20.01.2012











11 Ocak 2012 Çarşamba

Misafir var..

  Tanrı bir günlüğüne bedeninde olsaydı, senin gözlerinle yaşamını gözleseydi.. Tam bir gün nereye gidersen yanında gelseydi, yaptığın işleri konuştuğun kişileri gözlemleseydi... Onu nasıl ağarlardın?

 Hani evimize gelen misafir gibi düşün, ona hayatını nasıl sunardın? Yorgun, yıpranmış, dertli, sıkıntılı ??
yada mutlu, keyifli, huzurlu? Düşün ki yeri göğü o yaratmış.. Düşün ki her şeyi en mükemmel haliyle var etmiş.. Şimdi ona ait olanı kendi bedeninden nasıl göstermeyi planlıyorsun? Kendi bedenin bile emanetken, ona nasıl sahip çıktığını anlatmak için bir planın var mı?

   Evet biliyorum O zaten herşeyi görüyor.. Evet O herşeyin zaten farkında.. Ve evet O içimizde...

 Bugün bütün dinlerin ve tüm bilimsel çalışmaların sonucu aynı yerde buluşuyor! "Birlik" ..
Dinler Bir'likten bahsediyor, Bilim adamları Hepimizin birbirimize bağlı enerjiden oluştuğumuzu anlatıyor..
İster Tanrı de, ister Allah, ister enerji, ister yaradan... hepsi aynı yere çıkıyor... Tüm bilgiler o gücün içimizde olduğunu gösteriyor.. Öyleyse neden bunu sıklıkla unutuyoruz ? Ben ki bu konularla hemen hemen her gün ilgilenirken, kendimi geliştirmeye, gücümü daha çok farketmeye çalışırken sıklıkla unutuyorum..
Dün duş alırken kendi kendime şükür egzersizleri yapmaya başladım.Şarkı söyler gibi full enerji halinde kendi motivasyonumu yükseltiyordum.. Hani şu 5-6 yaşlarındaki küçük kızın banyo aynası karşısında yaptığı egzersizler gibi :) Sevdiğim şeyleri bir bir sıraladım.. Söyledikçe daha çok söyleyesim geldi..

 Ve birden şu soru çıktı ağzımdan: Tanrım benden memnun musun?

 Durdum ve bunu düşünmeye başladım.. Saçımı kurularken, otururken, yürürken ve evet bugün çalışırken... Madem O'nun insan formundaki bir yansımasıyım.. O'ndan bir parçayım...
 Öyleyse O'nu nasıl temsil ediyorum? Hangi yüzünü yaşatıyorum? Mutlu ? Başarılı ? Eğlenceli ? Yenilikçi ? Hüzünlü ? Karamsar ? Dertli ? ... Öyle ya buraya niçin gelmiştim ? İnsan bedeninden öte varlıklarsak eğer buraya gelmeyi Damla olmayı niçin istemiştim ? Onu hangi hallerde yaşatmalıydım.. Sahip olduğum dünya yaşamında neler yaparak Onu onurlandırabilirdim ? Ve daha nice sorular ...
 Ben cevaplarımı oluştururken, size de hatırlatmak istedim.
 Siz hangi yüzüsünüz Tanrı'nın ? Onu nasıl temsil ediyorsunuz bu alemde ?